11 Ekim 2015 Pazar

Mısır

günümüzde siyasi istikrarsızlık, iç savaş boyutlarına varan anlaşmazlıklar, darbeler, laik-islamcı kesim kavgaları ile eski gücünden pek de eser kalmamış görünen arap ülkesi. 

ortadoğu ve afrika ile ilgili siyasi projeksiyonlarda asla denklemin dışında tutulmayan bir ülkedir. öyle ki, israil-türkiye-mısır üçlüsünün ortadoğu'nun kilidi olduğu sıklıkla ifade edilir. 

mısır, osmanlı döneminde de, öncesindeki memlük döneminde de daha da fazla bir öneme sahipti. zengin yapısı, hem ticaret yollarının üzerinde olması, hem de uzun nil boyunca yapılan tarım faaliyetleri nedeniyle oluşmuştu. 

çok daha öncesinde, firavun döneminde, o tarihte görülmemiş bir düzeyde siyasi birlik, zenginlik birikimi, güçlü bir ordu oluşumu görülüyordu. o dönemin en güçlü ülkesiydi diyebiliriz. ayrıca, uzun ömürlü olmuştu bu ülke, ki dönemin mezopotamya ülkelerinde bu durumu göremiyoruz. 

şimdi, mezopotamya da, başka bir yazımızda da bahsettiğimiz şekilde tarımsal faaliyetler ve ticaret anlamında mısır kadar güçlü iken, neden firavun ülkesi kadar güçlü bir devlet, o kadar uzun bir siyasi ömür elde edilememişti? 

mezopotamya, geniş düzlüklerden oluşması itibariyle sürekli olarak saldırılara açık durumda iken, uzun nil boyunca sağlı sollu çöl duvarları nil etrafındaki tarım bölgelerini koruyordu. göçebe kavimler sürekli olarak çölün dışında kalıyor, içerdeki zengin topraklara erişemiyordu. bu korunaklı yapıya bir de firavun ailesinin tanrısal yaklaşımının halk nezdinde kabul görmüş olması ve iç siyasi istikrar eklenince, mısırda uzun soluklu bir monarşi mümkün oluyordu. 

göçebe saldırıları ile güç kaybetmeyen iktidar ise, kurduğu düzenli ordu ile (bkz: #30041), ki bu ordu sürekli savaşlarla yıpranmıyordu, savunmasını sağlıyor, ülkenin tüm bölgelerindeki tüm faaliyet dallarında başarı ile yönetimini sürdürüyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder