11 Ekim 2015 Pazar

Doların Yükselmesi

Bu yazı, 07.03.2015 tarihinde kaleme alınmıştır.

zamanın başladığı günlere gidiyoruz. amerikada inşaat sektörü patlama yapmış, herkes mortgage adı verilen mucize kredi ile, asla hayal edemeyecekleri evleri satın almaya başlıyor. 20 yıl, 30 yıl vade ile evler satın alınıyor. krediler havada uçuşuyor. herkes mutlu, ekonomi sıcak, işsizlik az. 

zaman geçiyor, her pratikte olduğu gibi aşırılık yavaş yavaş düzeni bozmaya başlıyor. bazı sektörlerde çalkantılar başlıyor. inşaat odaklı sistemde arızalar baş gösteriyor. ekonominin kalan dallarında hafif bir soğuma oluşuyor ama genele yayılmıyor bu. yavaş yavaş bazı sektörlerde işten çıkarmalar söz konusu oluyor. ithalata dayalı ekonomi sebebi ile fabrikalar kapanıyor, işsiz kalan kişiler soruna dönüşme riski içeriyor. işten çıkarılanlar öncelikle mortgage kredi borçlarını ödeyemez hale geliyor. ilk etapta herhangi bir sorun olmuyor. 

sonra, borçlarını ödeyemeyenler yavaş yavaş çoğalmaya başlıyor. kredi veren şirketler haciz işlemlerine başlıyor. verdikleri borçlara karşılık ellerinde emlak birikmeye başlıyor. ama onların da ödemeleri olduğu için bu emlakları elden çıkartmaları gerekiyor. ancak zaten halihazırda herkes ev almış ve ya borç ödeyemez halde olduğu için müşteri bulamıyorlar. emlakları nakite çeviremiyorlar, borçlarını ödeyemiyorlar. 

ilk bomba lehman brothers ile patlıyor. bu fitili ateşliyor. tüm sektöre yayılmış ödeme dengesizliği, karşılıksız kağıt bunalımı yavaş yavaş panik halinde bombaları sırayla patlatmaya başlıyor. merkezi yönetim, liberal anlayış ile müdahele etmiyor başlarda ancak tehlike büyüyor. müdahele geliyor ama geç kalınmış bir müdahele oluyor bu. ekonomi çarkları dönemez hale geliyor. bankacılık ve sigorta fonları üzerinden başlayan kriz ortamı tüm ülkeye yayılıyor. 

amerikan halkı dünyanın en büyük tüketicisidir. bir çok ülkenin ekonomisi doğrudan amerikan ekonomisine bağlıdır. kalanlar da dolaylı olarak. amerikan halkının talebinin ve alımlarının azalması tüm dünyada şok etkisi yaratıyor. üretim, düşen talebe paralel olarak düşüyor ve işsizlik artıyor. tüm dünyada kriz ortamı oluşuyor. 

amerikan merkez bankası fed, bir süre sonra yeni bir strateji geliştirerek ucuz kredi sağlama görevini üstüne alıyor. öncelikle batık bankaları ve fonları kurtarıyor. ardından önceliği gelişmekte olan ülkelerin tahvillerine vermek üzere emtia ve kağıt satın almaya başlıyor. aylık 75 milyar dolar sürüyor piyasaya. krediler çok ucuz. gelişmekte olan ülkelerin çoğu (buna türkiye, rusya, endonezya, brezilya, güney afrika gibi ülkeler başta olmak üzere büyük bir blok dahildir) ucuz krediye saldırıyor. öncelikle yüksek faizli dış borçlarını bu para ile kapatıyor ve düşük faiz ile borçlanıyor. ardından bu parayı iç piyasalarına akıtmaya başlıyorlar. (türkiyenin ödeyeceği inanılmaz miktarda faiz bu sayede cepte kalıyor) 

gelişmekte olan ülkelerin bankaları, dışardan getirdikleri ucuz kredileri kendi iç piyasalarına kredi olarak aktarmaya başlıyor. amerikadan %1 civarı aldığı kredileri piyasaya toplam maliyeti %10 ve üzeri şekillerde vererek güçleniyorlar ve sermaye biriktiriyorlar. (ki bu durum türkiyenin güçlü bankacılık yapısına sahip olması şeklinde uzun süredir ülkeyi ayakta tutuyor) piyasa da bu krediler ile fabrikalar, evler vs. imal etmeye başlıyor. makina parkları büyüyor. devletler devasa kamu yatırımları yapmaya başlıyor. (bu sayede birçok ülkenin hükümetleri değişmeden o gündür yönetimde kalıyor) 

yatırımlar önceleri temel ihtiyaçlara, borç ödemelerini dengelemeye giderken, halk yavaş yavaş bol paraya alışıyor, lüks tüketime başlıyor. bankalar paranın nereden geldiğini biliyor ve geri gitmesi gerektiğinin farkında, ama inanılmaz yüksek kar oranları ile kredi transfer ettikleri için ses çıkarmıyorlar. kampanyalar ile, kredi kartları ile halkı tüketmeye yönlendiriyorlar. 

bu dönem, tüm bu ülkelerde avmlerin inanılmaz yaygınlaştığı dönemlerdir. ortak özellik olarak telefon, bilgisayar, otomobil tüketiminde patlama oluyor. yani amerikadan alınan bu borç paralar ile lüks tüketim mallarına yöneliyor bu ülkelerin halkları. ve temel itibari ile amerikadan ithal edilen ürünler piyasada yaygınlaşıyor, keza herkesin elinde dolar var ve dolar ucuz, yani amerikan malları gayet ucuz durumda. amerika bu esnada yüksek ihracat rakamları elde ediyor, içerde de para bolluğu sayesinde yavaş yavaş büyümeye başlıyor. ama bu dönemde büyümesi dünyanın kalanına göre çok daha yavaş. enflasyon yok denecek kadar az. 

zaman içinde, amerikadan gelen dolarlar yavaş yavaş yaptıkları ihracat sayesinde amerikaya dönmeye başlıyor. amerikan merkez bankası memnun, kredi alan ülkeler memnun, sistem sorunsuz işliyor. amerikan halkı tüketirken iki kere düşünüyor, keza düşük dolar nedeniyle ithal ettikleri ürünler cidden pahalı durumda. bu nedenle iç piyasada üretilen malları (yerli malı) kullanıyorlar, ellerindeki dolar da bu sayede ülkelerinde kalıyor. o esnada ise hem içerde talep büyüyor, hem de dışarda inanılmaz güçlü bir talep var. gelişmekte olan ülkelerin halkları iphoneler olsun, amerikan customer goods grubu olsun, sanayi malları olsun saldırırcasına tüketiyor. 

gelişmekte olan ülkeler inanılmaz ısınmış ekonomilere sahip durumda bu esnada. faizler düşmüş, para birimleri ciddi değerli. turizm patlamış, herkes güvenle tüketiyor, uzun vadeli yatırımlara giriyor insanlar. devletler hızlı ticaret sayesinde vergi gelirlerini çok arttırmış. 

gel zaman git zaman, sene oluyor 2013. artık amerikan ekonomisi kendini toparlamış, işsizlik sorunu belirli iyileşme göstermiş hale geliyor. iç talep başarılı, çarklar sorunsuz dönmeye başlamış durumda. amerika artık eskisi kadar bol kredi vermesine gerek olmadığına karar veriyor. mayıs ayında yapılan bu açıklama ile tüm dünya piyasaları tedirgin oluyor. o dönem türkiye ve brezilya başta olmak üzere soğuk duş etkisine giriyor. (tam gezi eylemleri zamanları) borsalar tepetaklak iniyor, dolar yükselmeye başlıyor. hükümetler ne yapacağını bilemez halde, serbest piyasada inanılmaz bir panik başlıyor. 

amerikan merkez bankası, yıllardır verdiği emek ile kurduğu sistemin yıkılmasını göze almıyor ve güvercin açıklamalar yapıyor. işsizlik belirli bir düzeye inmeden, enflasyon da bir miktar yükselmeden tahvil alım programını durdurmayacağını belirtiyor. piyasalara zaman tanıyor. bu süre içinde herkese kendisini yeni gelişecek sisteme hazırlamak için fırsat veriyor, bu fırsatı kimi kullanıyor kimi göz ardı ediyor. 

zaman sonra, 2013 yılının aralık ayı civarı, yavaştan azaltmaya başlıyor tahvil alımını. (17-24 aralık operasyonlarına denk gelir) dolar aniden tırmanıyor küresel piyasalarda. zaman içinde yavaşlatıyor alımları fed, ve nihayet 2014 yıl ortalarında programı tamamen bitiriyor. artık eskisi gibi düşük faizli kredi kalmıyor dünyada. her ne kadar boj (japon merkez bankası), boe (ingiliz merkez bankası) ve avrupa merkez bankası gibi kurumlar piyasadaki paniği ortadan kaldırmak için ucuz kredi sağlayacağını söylese de, kimse dolar veremiyor olduğu için bu beyanlar ciddiye alınmıyor ve panik büyümeye devam ediyor. dolar artıyor tüm dünyada. 

2015'e yaklaşırken, amerikadan bir bomba daha patlıyor. amerika artık ekonomisini inanılmaz ısıttığı için, bir miktar soğuma istiyor. enflasyon istedikleri düzeye gelmiş, işsizlik %6'nın altına civarına inmiş. artık amerikada yeni yatırım oranının uçtuğu bir dönem yaşanır olmuş yavaş yavaş bazı şeyler yapmak gerekiyor. 

şimdi, devam etmeden önce, durumu inceleyelim. 100 dolar borç verdi amerika dünyaya şu anda, 40 kadarını ithal ürünler ile amerikaya geri verdik. elimizde 60 dolar var, ödenecek 100 dolar var. 

devam ediyoruz. artık amerikan ekonomisinin beslenme gereksinimi kalmamış. fed ise tahvil ve varlık zengini olmuş. dolarlarını geri istiyor. e artık yatırım gereksinimi de olmadığına göre, faizleri artırmanın mantıklı olacağına karar veriyor. 

tüm dünyada panik havası inanılmaz şekilde esmeye başlıyor. e sonuçta kimse siyasi krizlerin yaşandığı gelişmekte olan ülkelere güvenmediği için, hazır amerikan merkez bankası (her koşul altında dolar borcunu ödeme garantisi olan tek merci) faizleri artırmışken paraları alıp amerikaya götürüyor yatırımcılar. tüm dünyada dolar inanılmaz bir hızla artmaya başlıyor. öyle ki aralık ayı ortalarından itibaren türkiyede dolar %15e yakın artış yaşadı. 

fed her ne kadar sabırlıyız ifadesini sık sık tekrarlasa da, artık piyasa olacakların farkına varıyor. kaçınılmaz şekilde dolar geldiği yeri, memkeletini özlemiş durumda ve amerikaya koşmak istiyor. dolar borcu olan firmalar da devlet de elinde dolar tutmak için piyasada son kalan dolarlara saldırıyor. devlet, evet farkındaysanız yüklü dolar satışı görmüyoruz, keza devletin de borcu var, satamıyor. 

yine bir durum özeti yapalım. 100 doların 40ı gitmiş, 60 kalmıştı elimizde, şimdi faiz gerekçesi ile onun da yarısı kadarı, yani yabancı yatırımcılar paralarını götürecek amerikaya. elimizde faiz artırımı sonrası 30 dolar kalacak. ödenecek ise 100 dolar borç. 

devam... şimdilik faiz artırımını fed verilere bağlıyor. ama bakınız bugün yaşanan işsizlik rakamları açıklaması sonrasında (%5.5 geldi) amerikada bahar havası eserken dünyada artık "bu veriler ile kesin yakında fed faiz artırır" kanısı yaygınlaştı. dolar da sadece iki saatte 7 kuruşluk artık yaşadı. artık kesin olarak dolar uçuşa geçmiş durumda. 

ilerde de kolay olmayacak. elimizde kalan az miktarda dolar ile amerikadan aldığımız kredileri ödemek zorunda kalacağız. zor günler gelişmekte olan ülkeleri bekliyor. eğer şartlar, inceleme kriterleri değişmez ise devletlerin de özel sektörün de işi zor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder