11 Ekim 2015 Pazar

10 Ekim 2015 Ankara Katliamı & Devlet

ölü sayısının, ağır yaralıları da düşündüğümüzde artıyor olduğu elim olay. 

başkentin orta yeri orası, ankara arenanın, garın yanı. 

o yaptı, bu yaptı olayına girmiyorum. hangi parti buradan oy devşirecek meselesini tartışmıyorum. acı tazeyken bunları konuşmak yersiz. cenaze üzerinden siyaset yapmak, acılara siyaset karıştırmak ise ahlaki değil. 

ben burada bir durumu incelemek istiyorum. bir varsayım ile başlamak durumundayım, bu saldırıyı devletin yapmadığını varsayacağım. şayet devlet eliyle yapılmış ise tüm yazacaklarım anlamsız kalacaktır, buna göre okuyunuz. 

ben türkiye vatandaşıyım. bu ülkede yaşıyorum, işim burada, ailemi burada ikamet ettiyorum. toplum içerisinde herkesin masum olmadığının farkındayım. dış güçlerin, farklı ihtihbarat örgütlerinin, terör örgütlerinin de benim düzenli hayatıma korku unsurları ekleyebileceğini, hayatıma veya malıma kast edebileceklerini düşünüyorum. bu nedenle bir "devlet" gereksimim var. "güvenlik" istiyorum. bunun için "zorunlu askerlik", polis teşkilatımilli istihbarat teşkilatı gibi kavram ve kurumlar mevcut bu "devlet" dediğim yapıda. tabi ki bunlar masraflı organizasyonlar, o nedenle devlet diyor ki, "güvenliği sağlayabilmem için, yediğin içtiğin, aldığın sattığı, kullandığın her şeyden vergi istiyorum." tabi haklı, ben de veriyorum vergileri. beklentim, can ve mal güvenliğimin sağlanması. 

ancak televizyonlarda görüyorum ki, bu ülkenin belli kısımları çok güvensiz. sivas'tan öteye hiç gitmedim mesela. mardin'i çok merak ediyorum, ama yolunda arabamın önünü kesip, ailemin önünde beni öldürme ihtimali olan bir örgüt var ve polis-jandarma beni bu insanlardan koruyamıyor. bu nedenle, "güvenlik" isteğim ağır basıyor ve merakımı halının altına süpürüyorum, gitmiyorum mardine. 

ben hatta istanbul'a bile nadiren gidiyorum. istiklalde yürürken ellerim sürekli ceplerimi kontrol ediyor. duyuyorum ki kapkaç olursa polis vakayı çözemiyor, giden gidiyor. 

trafik kazası yaptığımda yaralanma yoksa polis gelmiyor. çağırıyorum, anlaşamıyoruz diyorum, gelicez diyor ama gelmiyor. 

anlatıyorlar, gece yarısı bir beyaz eşya mağazasına silahlı kişiler saldırıyor, bekçi vs vuruluyor, polis çağırılmış ama gelmiyor. polis tanıdıkları diyor ki arkadaşıma, çatışma bitmeden gelmez polis diyor. 

bu örnekler çoğaldıkça çoğalır. özeti, devlet kurumu benim güvenliğimi sağlayamıyor. 

ben bir adım ileri gidiyorum. başkent daha güvenlidir diye duyuyorum. polislerin, askerlerin, memurların şehri, ankara. hayatımı orada sürdüreceğim diyorum, burada iş buluyorum ve geliyorum. en güvenli olduğu söylenen semtine yerleşiyorum. sırf daha güvenli olduğu için de burada kiralar da çok yüksek, ama olsun, ailemin can güvenliği yerinde olsun da, ne yapalım, katlanırız. 

sonra bir gün, güne yeni uyanmış, kahvaltı yapmamış halimle ablamdan telefon geliyor, "haberleri gördüm seni çok merak ettim" diyor. ne haberi ne oldu diyorum, ulusta bomba patlamış diyor. şok içindeyim. nasıl olur? 2015 yılında, savunma harcamaları bu kadar yüksek, polis sayısı hiç olmadığı miktarlara ulaşmış, nasıl başkentin göbeğinde böyle bir vaka yaşanabiliyor? 

haberleri izledikçe korku kaplıyor içimi. ülkenin orta yerinde, daha geçen gün iktidar partisinin seçim bildirgesini yayınladığı yerin yanı başında böyle bir olay nasıl olur. demek ki üç gün önce başbakanın bile can güvenliği yoktu diyorum. izledikçe izledikçe endişeleniyorum. 

sınırların bu kadar uzağında, kontrolün en üst düzeyde olduğu bir şehirde, hem de şehrin ortasında, hem de peşpeşe iki tane bomba patlıyor. 

istihbarat örgütümüz göremiyor, emniyet orada arama tarama yapmıyor. bombayı taşıyan kişi ya da kişiler tespit edilemiyor. 

onlarca ölü, onun 5 katı yaralı. 

terör örgütlerinin amacı, halkta korku yaratmak, kitleleri sindirerek taleplerini dikte etmektir. başarılılar mı, bakalım: 

bir saat önce sevgilim aradı. "çok şükür" dedi, "sesini duyabildim". "lütfen bu aralar kalabalık yerlere çıkma" dedi. iyi de ankaranın tamamı kalabalık, "o zaman dışarı çıkma, lütfen". 

başarılı mı terör örgütü? yanıtı siz bulun. 

peki ben dışarı çıkmazsam, avmlerde alışveriş yapmazsam, trene binmezsem, çocuğumu okula göndermezsem ne olur? hayat durur. terör örgütlerinin yarattığı kaos ortamı hakim olursa, devlet bu duruma engel olamaz ve güvenliği sağlayamazsa, burası ırak olur, suriye olur, libya olur. 

peki o zaman soruyorum, devlet neden var?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder