her biri farklı sebeplerle askere gitmek istemeyen erkek kişilerin kurtuluş umudu.
sözlüğe bakıyorum, seveni var eleştireni var, buraya kadar normal. ama ben eleştiride biraz tutarlılık arıyorum. farklı konularda da tavrın aynı olması, insanın duruşu nedeniyle bir konu karşısında tavır alması gibi beklentilerim oluyor. ama bedelli denince birden insanların dengesi şaşıyor anladığım kadarıyla.
şimdi adam diyor ki, "parası olanla olmayan eşit şartlara sahip olmamış oluyor. sen para verip askerlikten yırtacaksın, fakir çocuklar askere gidecek, bu eşitliğe aykırı." arkadaş, zaten zenginlerin gittiği hastanelere fakirler gidemiyor. zengin en iyi sucuğu yiyor, fakir onun ekstraktını yiyor. zengin de çalışıyor, fakir de. ama yaz gelince zengin maldivlere gidip keyif çatıyor. fakir ise yıllık iznini kağıt üzerinde kullanıp kot taşlamaya devam ediyor.
zenginlerin semtleri bile farklı. alışveriş merkezleri bile kişilerin ekonomik durumlarına göre tespit edilebiliyor. panora ile ankamall bile farklı kitlelere hitap ediyor.
sözlükte konuşup duruyor, benim bilgisayarım şöyle monster, yok şöyle ekran kartım var bilmem ne. e fakir çocukları zengin bi akrabasının ikinci el bilgisayarını kullanıyor. çağır evine bi tur da o binsin o zaman?
işte tutarlılık arıyorum derken bunu kastediyorum. bedelli konusu gelince birden kanada, isveç filan oluyor türkiye, eşitlik aramaya başlıyoruz. ülkenin her tarafı eşitsizliklerle dolu, ama biri askere gitmek istemiyorum dediğinde anayasayı çiğnemiş oluyor. yemezler kardeşim, eleştiri bu kadar kolay yapılmaz.
ayrı bi konu da bedelli isteyenlerin vatan hainliği ile, vatan sevgisinden yoksun olmakla suçlanması. yahu insan barış zamanında askere gitmek istemiyor diye vatan sevgisi yok mu oluyor. savaş oldu da bizim haberimiz mi yok? vatanı sevmek sadece asker olarak gösterilmez. savaş anında asker olursun, ülken işgale uğrar, çeker silahını efe olursun, maraşken kahramanmaraş olursun, antepken gaziantep. çanakkaleye koşarsın. o ayrı konu. ama şimdi çok şükür böyle bir sorunumuz yok. barış dönemindeyiz ve bu süreçte, muhtemel bir savaşta güçlü durabilmeyi, devam eden barış ortamında ekonomiyi güçlendirmeyi ve toplumsal refahı artırmayı konuşmalıyız.
adam yıllarca okul okuyor, verimliliğinin zirvesinde, sonra hop gel askere. neden? çünkü vatanını seviyorsan askere gidersin. böl adamın kariyerini, sonra gitsin askerde çay demlesin. sonra demezler mi "sanki askere gitmesen atomu parçalayacaksın". arkadaş, başarı atomu parçalamak mı? uçmaya gerek yok. her bir birey işini düzgün yapsın, elbet aralarından biri de atomu parçalar. ama adam okuldan mezun olduğu andan itibaren, çalışırken, iş ararken, kredi çekip uzun vadeli plan yaparken, evlenme planları yaparken hep karşısında, "askerlik".
eline klavyeyi alan itham peşinde. askerliğin kutsallığı üzerinden sürekli olarak bir saldırı hali. türk milleti askermiş bilmem neymiş. evet, sürekli at sırtında, yerleşik yaşama geçip birşey üretmezken askerdi. sürekli savaş üzerine yaşıyordu. mete han'a çay servisi yapmak için, bilge kağan'ın tuvaletini temizlemek için asker olmuyordu. saldırıp ganimet topluyordu, onunla geçimini sağlıyordu. artık devir değişti, sen hale börteçine'nin peşine takılmışsın, demiri eritip dağı delmeye çalışıyorsun. türk milleti insanlardan oluşur, aralarından bir kısmını öğretmen, bir kısmını memur, bir kısmını mühendis, bir kısmını madenci, bir kısmını asker yapar. ülkesinin güvenliğini sağlayacak miktarda kişiye askerlik görevini verir, kalanlar ise geri kalan işleri yapar. savaş olursa güvenlik kaleminde ihtiyaç artar, buna göre yasalar çerçevesinde seferberlik ilan edilir, belirli yaş aralığında herkes asker olur.
bir de, "ben çektim onlar da çeksin" fikri var. en çok bunlara takık kafam. arkadaş, adam televizyona çıkıyor, oğlu şehit olmuş, diyor ki "benim mehmedim öldü, başka mehmetler ölmesin, çözün şu terörü". vatanını sevmiyor desene ona da, diyemezsin. ama benim oğlum öldü, şimdi öcünü almak için koşun gidin, birsürü mehmet ölsün, öcümü alın, nasıl olursa olsun alın demiyor. oğlunu kaybetmiş adam bile bencillik yapmıyor, sen neyin tatavasını yapıyorsun. askerlik yapmış da, çok çekmiş de, ben de çekmeliymişim. toplum olarak birbirimizi yukarı çekeceğimize, illa tutup aşağı çekiştirelim, bu sizin mantığınız.
ha askere gidince de birşey oluyor gibi. kova kova uyuşturucu tüketen adamlar sana da zorla verecek, yerleri sileceksin gelip çamur edecek, silmemişsin deyip arıza çıkaracak adamlar olacak, pısarsan üstüne çıkılacak, dik durursan grup halinde üstüne çıkılacak, bi yerini yıkamayı bilmeyen barzolarla muhatap olacaksın, adı askerlik olacak. üç mermi attırıp silah eğitimi verdim diyecekler, üç beş şınav çektirip spor yaptırdık diyecekler, adı askerlik olacak, bu kadar eğitimle seni düşmana karşı sürebileceklerini zannediyorsun di mi? adamı keklik gibi avlarla kamil, sen daha askerde birşey öğrendim zannet. çok çektiydin ya askerde hani, savaş çıkınca görücem ben seni, bakalım o aldığın muhteşem eğitim ile kaç düşman askerini öldüreceksin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder